Sampdoria'nın ilk parçası Samp'ın kökenleri 1891 yılına bir jimnastik kulubü olarak kurulan ve 1899 senesinde futbol bölümünü açan Ginnastica Sampierdarenese'ye dayanmaktadır. Birlikteliğin diğer parçası Doria'ysa; tarihimizde de yer alan büyük Amiral Andrea Doria'nın isim babalığını yaptığı ve onu onurlandırmak için ismi verilen Society Andrea Doria 1895'te futbol hayatına başladı.
1903 yılı geldiğinde kulüp İtalya Futbol Şampiyonasına nihayetinde katıldı ancak 1910'lu yıllara kadar pek de parlak bir dönem onları beklemiyordu.
Şampiyonadaki galibiyetlerini almaları dört sene sürdü, ki bilinmez kaderin getirdiği bir hadiseymiş gibi ilk galibiyetleri yerel rakipleri Genoa'ya karşı 3-1'lik bir skorla geldi. 1910-11 sezonu takımın kendini göstermeye başladığı sezondu.
Bu turnuva sezonunun Piedmont-Lombardy-Liguria bölümünü Juve, Inter ve Genoa gibi takımların üstünde bitirmeyi başardılar.
Sampierdarenese'nin İtalya Şampiyonasına katılmaları Andrea Doria kulübü kadar erken değildi.
Onların Şampiyonaya katılımı ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasına, Genoa eyaletinin savaş öncesi bir kulübü ve 1897 yılında kurulan Liguria Futbol kulübünün ardılı olan Bolzaneto'nun Associazione del Calcio Ligure takımının yerini almasıyla gerçekleşti.
Samp ve Doria ilk defa bu sezonda karşılacaklar ve bu karşılaşmadan 4-1 ve 1-1 biten iki ayak sonucunda Doria galip çıkacaktı. O sezon bölge şampiyonasında Doria, Genoa'dan sonra ikinci sırada yer alarak Ulusal Ligde yer almaya hak kazandı.
1921-22 sezonuyla, İtalya'nın en üst ligi iki müsabakaya bölündü; Sampdoria tarihindeki her iki kulüpte yıllarca ayrı müsabakalara katıldı. Sampierdarenese, FIGC için mücadele ederken, Andrea Doria'ysa CCI'da mücadele etti.
Sampierdarenese, Liguria bölgesini birinci sırada bitirdi ve sonra yarı finale kadar çıkmayı başardı; bu Novese'yle final oynaması anlamına geliyordu. Finalin iki ayağıda 0-0 bitti, böylelikle 21 Mayıs 1922'de Cremona'da tekrar bir maç oynanmasına karar verildi.
Samp ve Doria'nın birleşmesi ilk kez, 1926-27 sezonunun sonunda faşist yönetim tarafından La Dominante ismi altında bir araya gelmeleriyle gerçekleşti. Yeşil ve siyah şeritli formalar giyen La Dominante Genova, Serie B'ye katılmasına izin verildi. Serie B'de geçirdikleri sezonu üçüncü sırada tamamlayan yeşil siyahlılar bir üst lige çıkma şansını kaçırdı. Bir sonraki sezona geçildiğinde artık iki kulüp La Dominante değil; Foot Ball Club Liguria ismi altında oynamaya devam etti fakat kulübün önceki sezonun başarıya yakınlığından uzak biten sezonu, sonuncu sırada bitirerek felaket bir yıl geçirdiler. Bu yüzden, iki kulüp ayrılarak önceki isimlerine, Sampierdarenese ve Doria adı altında futbol oynamaya devam etti. 1932-33 sezonunda Sampierdarenese, Serie B'ye geri dönme başarısı gösterdi ve ligi üst sıralarda bitirdi. Hemen bir sonraki sezon ise onları İtalya futbolunun zirvesine taşıyacaktı; sezonu şampiyon tamamlayan Sampierdarenese ilk kez Serie A'da oynamaya hak kazandı. Öte yandan Andrea Doria için aynı başarılardan söz etmemiz mümkün değildi.
Serie C'de mücadele eden Doria'yla Samp arasında artık iki klasman yer alıyordu.
15 Temmuz 1937'de Sampierdarenese, Associazione Calcio Liguria ismini alarak Corniglianese ve Rivarolese'yi de kendine kattı. 1939'da Serie A'yı beşinci sırada bitirdi ancak 1940'ların başında kulüp kötü bir sezonun ardından ligden düştü. Sampierdarenese, Serie A hasretini çok uzun tutmadı ve ertesi sezon Serie B şampiyonu olarak hemen lige geri döndüler. İkinci Dünya Savaşı sonrası, Doria ve Sampierdarenese (1945 yılında Liguria ismini bıraktı) ikilisi artık birlikte Serie A'da mücadele etmeye başladılar, lakin savaş öncesi durumun aksine Doria artık diğer iki yerel rakibine üstün bir performans sergiliyordu. 12 Ağustos 1946 tarihine gelindiğinde bu iki kulübün kaderinin tekrar birleşeceği ve uzun soluklu bir serüveni başlatacak bir karar alındı. Unione Calcio Sampdoria adı altında devam eden iki takım, bu kulüp içinde kökenlerini temsil eden birçok öğeye sahipti artık. İsminden renklerine kadar her şey bu iki kulübün futbol dünyasında varlığını unutturmayacak cinstendi. Birleşen kulüpleri eşit bir şekilde tanımlamak için Andrea Doria'nın mavisi ve beyazı, Sampierdarenese'nin de kırmızı ve siyahını içeren yeni bir forma tasarlandı.
Birleşmenin aynı ayında yeni kulüp, Genoa CFC ile Luigi Ferraris Stadyumu'nun paylaşılmasını talep etti. Nihayetinde bir anlaşmaya varıldı ve stadyum iç saha maçlarında Genoa CFC ve Sampdoria'ya ev sahipliği yapmaya başladı.
Yeni kulübün ilk başkanı Piero Sanguineti oldu, fakat hırslı bir girişimci olan Amedeo Rissotto ardından onun yerini aldı. Takımın ilk teknik direktörlüğünü Floransalı Giuseppe Galluzzi yaptı. Genoa şehri kulubü 30 yıl boyunca istikrarlı bir şekilde Seria A'da oynamayı sürdürdü. Bu süreçteki en iyi sezonları da ligi dördüncü sırada bitirdikleri 1960-61 sezonuydu.
Fakat bu istikrar 1965-66 sezonunda Sampdoria'nın ligi 16. sırada bitirerek tarihlerinde ilk kez Serie B'ye düşmesiyle bozuldu; ligle arasını çok fazla açmadan ertesi sezon ikinci ligi birinci sırada bitirerek Serie A'ya geri döndüler.
Aradan geçen yılların ardından kulüp 1979 yılına gelindiğinde artık Serie B'de oynamaktaydı ve kulübün kaderini değiştirecek, taraftarlarına muhteşem yıllar yaşatacak bir değişim yaşandı. Kulüp, Serie B'den Sampdoria'yı yukarılara taşımak için takıma yatırım yapan iş adamı Paolo Mantovani tarafından satın alındı. Kulüp, 1982 yılında Serie A'ya yeniden bir geri dönüş yaptı.
Mantovani başkanlığı altındaki ilk zaferleriniyse 1985 yılında İtalya Kupasını kazanmalarıyla yaşadılar. 1986 yılında gelecek zaferlerin yönetiminde bulunacak eski oyuncuları Vujadin Boskov takımın teknik direktörlüğüne getirildi.
1987-88 sezonunda bir kez daha İtalya Kupasını kazanan Sampdoria, kendilerini final yolunun beklediği 1988-89 UEFA Şampiyon Kulüpler Kupasına katılmaya hak kazandı.
Çeyrek finalde Dinamo Bükreş'i ve yarı finalde Belçika kulübü Mechelen'i eleyen Sampdoria finalde İspanyol ekibi Barcelona'yla karşılaştı. 4. ve 79. dakikalarda yediği gollerle 2-0 yenilerek bir kulbundan yakaladıkları kupadan el çekmek zorunda kaldılar. Sampdoria, İtalya Kupasını başkasına bırakmaya ve Avrupa şampiyonalarında mücadele etmeye ara vermeye pek niyetli değildi. 1988-89 sezonunda üst üste ikinci kez ve toplamda üçüncü kez İtalya Kupasını kazanarak yeniden bir Avrupa macerasına atılacakları bir sezona bilet aldılar.
1989-90 sezonu Sampdoria'nın kendisini Avrupa'ya gösterdiği ve itibar kazanma yolunda emin adımlar attığı bir dönem olacaktı. Bu sezon yeniden UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası'nda oynayan takım, çeyrek final'de İsviçre ekibi Grasshopper'ı eleyerek yarı finalde Monaco'nun rakibi oldu Sampdoria, Fransa'da oynanan ilk maçta Vialli'nin art arda gelen golleriyle 2-1 öne geçse de 81. dakikada yediği golle turun ilk ayağı 2-2 bitti. Evde oynanan ikinci maçı Sampdoria'nın net üstünlüğüyle 2-0 ve toplam da 4-2'lik skorla Sampdoria adını tekrar finale yazdırdı. Final bu sefer Belçika ekibi Anderlecht'leydi. Normal süresi 0-0 biten maçtaki eşitliği, uzatmalarda turnuvanın gol kralı Gianluca Vialli'nin 105 ve 107. dakikada üst üste gelen golleri bozdu ve Sampdoria tarihindeki ilk büyük turnuva zaferini kazanmış oldu.
Kupa Galipleri Kupasını kazanması, Sampdoria'nın 1989-90 Şampiyon Kulüpler Kupası kazananı Milan ile Avrupa Süper Kupası oynayacağı anlamına geliyordu. İki ayaklı oynanan kupa maçının ilk ayağı Luigi Ferraris Stadyumu'nda 1-1'lik bir sonuçla biterken Renato Dall'Ara'da oynanan ikinci ayağı Milan yıldızları Gullit ve Rijkaard'ın birer golüyle 2-0 kazanmayı başarıyor ve kupanın sahibi oluyordu. İlk ve tek Scudettolarını bu yılın hemen ardından 1990-91'de ikinci sıradaki Milan'a 5 puan fark atarak elde ettiler. Boskov önderliğinde kazanan takımda, Gianluca Pagliuca, Gianluca Vialli, Roberto Mancini, Cerezo, Vierchowod ve Lombardo gibi birçok yıldız oyuncu yer alıyordu.
Sezon başlarken kimsenin şampiyonluk için şans tanıdığı bir takım değildi Sampdoria. Bir tarafta son Avrupa Şampiyonu Milan, diğer tarafta Maradona'lı son şampiyon Napoli, Dünya Kupası Şampiyonu Almanya'nın 3 yıldızını kadrosunda barındıran Inter. Baggio, Julio Cesar, Hassler gibi yıldızlara yaptığı yatırımla yeniden iddialı konuma gelen Juventus dururken, Sampdoria'ya şans verilmemesi çok normaldi.
Sezona sakatlığı bulunan Vialli'den yoksun başlayan Sampdoria, gol üretmekte sıkıntı çekiyor ve ilk 5 hafta da yalnızca 3 gol atabiliyordu. Vialli'siz çıktıkları son maçta Milan deplasmanında Cerezo'nun golü ile 1-0 kazanıyor ve liderliği ele geçiriyorlardı. 3 hafta sonra son şampiyon Napoli'yi deplasmanda 4-1 mağlup ederek ayak seslerini iyiden iyiye duyurmaya başlıyorlardı. Ertesi hafta ise ezeli rakipleri Genoa'ya sahalarında 2-1 kaybederek ilk mağlubiyetlerini yaşamışlardı. 26. hafta sonunda Napoli'yi bir kez daha 4-1 mağlup ettiler. Aynı hafta oynanan Inter-Milan derbisini Milan 1-0 kazanınca Sampdoria ligin bitimine 8 hafta kala Inter'in 3 puan önünde avantaj yakalamış oldu. Ligin 30. haftasına kadar bu puan farkını korudular ve şampiyonluğun kaderini doğrudan ilgilendiren maça da büyük bir avantajla çıktılar. Inter kendi sahasında kazanmalıydı, Sampdoria'ya ise beraberlik dahi yetiyordu.
Bu maç İtalya tarihinin gelmiş geçmiş en ilginç maçlarından birisi olarak bilinir. Sampdoria'nın ölüp ölüp dirildiği maçta, rakip kaledeki bir pozisyon sonucu devrenin son saniyelerinde penaltı tartışmasının ardından Bergomi ve Mancini oyundan atılarak iki takımda 10 kişi kalır. Trapattoni'nin takımı ikinci yarıya da Sampdoria kalesine akın ederek başlar. Ancak maçın 60. dakikasında Vialli'nin orta sahada kaptığı top Giuseppe Dossena'yı bulur. O da ceza sahası dışından Walter Zenga'yı avlar. Beş dakika sonra ceza sahası içindeki bir karambolde Berti, Cerezo tarafından düşürülür ve Inter penaltı kazanır. Matthaus topun başına gelir, vurur ve Pagliuca kurtarır. 76'da uzun bir top atılır, Vialli topu kontrol eder, Ferri'yi geçer, sonra da Zenga'yı geçer ve işi bitirir.
Sampdoria 2-0 kazanarak resmi olmasa da şampiyonluğunu bu maçla kucaklar.
Inter maç boyu Sampdoria kalesine 24 şut atıp ve 13 korner kullanmış, Sampdoria ise sadece 6 şut atıp 1 korner kullanmıştı. Zenga tek bir kurtarış yapamamış, Pagliuca ise toplam 14 şut kurtarmıştı.
Sampdoria için 3 haftada alınacak 3 puan şampiyonluğun ilanı anlamına geliyordu. Önce sahasında Torino ile 1-1 berabere kalan Sampdoria, 33. haftada Lecce'yi ilk yarım saatte 3-0 mağlup ederek bir rüyayı gerçekleştirir ve 44 yıllık tarihinde ilk kez Serie A şampiyonu olur.
Sampdoria 2-0 kazanarak resmi olmasa da şampiyonluğunu bu maçla kucaklar.
Inter maç boyu Sampdoria kalesine 24 şut atıp ve 13 korner kullanmış, Sampdoria ise sadece 6 şut atıp 1 korner kullanmıştı. Zenga tek bir kurtarış yapamamış, Pagliuca ise toplam 14 şut kurtarmıştı.
Sampdoria için 3 haftada alınacak 3 puan şampiyonluğun ilanı anlamına geliyordu. Önce sahasında Torino ile 1-1 berabere kalan Sampdoria, 33. haftada Lecce'yi ilk yarım saatte 3-0 mağlup ederek bir rüyayı gerçekleştirir ve 44 yıllık tarihinde ilk kez Serie A şampiyonu olur.
Sampdoria, ligin ikinci devresinde 13 galibiyet ve 4 beraberlik alarak şampiyonluk yürüyüşünü tamamlıyor, en çok galibiyet alan (20), en az mağlup olan (3), en çok gol atan (57) ve deplasmanda en az gol yiyen takım (5) oluyorlardı. Ligin şampiyonluk adayı takımları ile yaptıkları maçların neredeyse tamamını kazanan Sampdoria puan kayıplarını zorluk derecesi daha az olan maçlarda yaşamıştı. Milan, Inter, Napoli takımlarını her iki maçta da yenen mavi çemberler, Juventus ile ise 0-0 ve 1-0 sonuçlarla bitti.
Ligde sadece Vialli ve Mancini 5 golden fazla atarken, ortaya şampiyonlukta önemli paya sahip oyuncular da çıkıyordu. Tüm maçlarda forma giyen tek isim olan Dossena, Inter galibiyetinde ilk golü atmış. Mannini'de Lecce karşısında attığı golle şampiyonluk fitilini ateşlemişti.
Sakatlığı yüzünden sezonun ilk maçlarını kaçıran Vialli, 26 macta attığı 19 golle, Serie A'da gol kralı olmayı başarmıştı. Roberto Mancini'yse ona 12 golle eşlik etti. 57 golün 31'inde bu ikilinin imzası bulunuyordu.
Catenaccio taktiği uyguladığı için eleştirilen ancak gol yememenin İtalya Ligi icin birinci şart olduğunun farkında olan Vujadin Boskov, Vialli ve Mancini liderliğinde mükemmele yakın uyguladıkları bu taktikle sonuca ulaşmıştı.
Sampdoria'nın başarısını öne çıkaran bir diğer unsursa başarıyı getiren en önemli oyuncuların İtalyan oyuncular olmasıydı. 3 yabancı sınırlamasının olduğu o dönemde, Milan Gullit, Rijkaard, Van Basten üçlüsü ile fırtınalar estirirken, Inter'de Klinsmann, Mattheus, Brehme üçlüsü ile Alman rüzgarları esiyordu. Son şampiyon Napoli'yse zaten bir yabancının omuzlarında yükseliyordu; "Maradona". Sampdoria'nın yabancıları ise Katanec, Cerezo ve Mikhailichenko'ydu.
Bu 3 yabancının 34 maçın sadece 3 tanesine beraber başladıklarını söylersek, Sampdoria'nin rakiplerine göre yabancılardan daha az katkı aldığı net olarak anlaşılacaktır.
İlk lig şampiyonluğun ardından 1991-92 Şampiyon Kulüpler Kupasına gitmeye hak kazanan Sampdoria, zafer dolu bir sezonun ardından Avrupa'nın tepesine çıkmaya çalışacaktı. Elemelerde Norveç ekibi Rosenborg'u ve Macar takımı Budapest Honvêd'i eleyen Sampdoria, Anderlecht, Panathinaikos ve son şampiyon Kızılyıldız'ın bulunduğu A Grubuna düştü. Grubu 8 puanla lider bitirerek, bir diğer grubun birincisi Barcelona'yla final karşılaşması oynayacaktı. Daha önce Kupa Galipleri Kupası finalinde kaybettiği Barcelona'dan bir intikam fırsatı olan bu maç, Wembley Stadyumu'nda oynanacaktı. 70 bin kişinin izlediği finalde Boskov ve Cruyff'un öğrencileri normal sürede 0-0'lık eşitliği bozamadı ve maç uzatmalara gitti.
Uzatmaların ikinci yarısına kadar devam eden beraberlik 112. dakikada Koeman'ın attığı golle bozuldu ve bu gol Barcelona'yı final maçında avantajlı konuma getirdi. Kalan sekiz dakikada Sampdoria'nın golcülerinden bir karşılık gelmeyince, Barcelona bir kez daha Sampdoria karşısında fakat bu sefer farklı bir turnuva finalinde galip gelmeyi başardı ve kupaya ulaştı.
Sampdoria 80'lerin sonu ve 90'ların başında Avrupa ve İtalya futboluna damga vursada kazanan taraf olmak konusunda Avrupa finallerinde zorluklar yaşadı; İki kez Barcelona'ya kaybedilen Kupa Galipleri Kupası ve Şampiyon Kulüpler Kupası, Milan'a kaybedilen 1990 Avrupa Süper Kupası. Sezon sonuna gelindiğinde takımın golcü ismi ve Boskov'un taktiğinin önemli bir parçası olan Vialli'nin 16.5 milyon euroluk rekor bir ücretle Juventus'a transferi ve ardından Sampdoria'nın beyni Boskov'un Roma'ya gitmesiyle kulüp o şaşalı günleri artık geride bırakmaya başlıyordu.
14 Ekim 1993 gününe gelindiğinde Sampdoria kulübünü ve taraftarları sarsan bir olay yaşandı. Serie B'deki bir takımı alarak Avrupa'nın zirvesine oynatan takımın sahibi Paolo Mantovani beklenmedik bir anda hayatını kaybetti. Mantovani'nin kaybedilmesinin ardından onun boşalan koltuğuna oğlu Enrico geçti. Yönetiminin ilk sezonunda Sampdoria ligi üçüncü sırada bitirdi ve bir kez daha İtalya Kupası'nı kazandı.
Takip eden dört sezonda, babasının kadrosunda yer alan birçok oyuncu kulübü terk etti fakat Serie A'da Sampdoria'yı üst sıralarda tutan çok önemli yatırımlar yapıldı. Bu yatırım Arjantinli Veron ve Ortega, Hollandalı Seedorf ve Fransız Karembeu gibi oyuncuları içeriyordu.
Şampiyonluk yarışında ve üst sıralarda bulunmayı kendisine alışkanlık edinmiş Sampdoria 1998-99 sezonunda uzun süredir mücadele ettiği Serie A'yı 16. sırada bitirerek veda etti. Ayrılık üç sene daha sürecekti. 2002 yılında İtalyan iş adamı Riccardo Garrone tarafından satın alınmasından bir sene sonra Sampdoria, golcü Francesco Flachi önderliğinde Serie B'yi lider Siena'yla eşit puanda ikinci sırada bitirerek Serie A'ya geri döndü ve ilk sezonunda ligi sekizinci sırada bitirdi.
Birçok kez orta sıralarda yer aldıktan sonra, teknik direktör Novellino yerini 2007'de Mazzarri'ye bıraktı.
2008 Ocak'ta Real Madrid'den Cassano'yu ve Fiorentina'dan Pazzini'yi renklerine bağlayan Sampdoria, bu sezonu 6. sırada bitirerek UEFA Kupası'nda oynamaya hak kazandı.
Bir sonraki sezon, Juventus'u bırakan Luigi Delneri yönetimi altında ligi 4. sırada bitirdiler ve Şampiyonlar Ligi ön elemelerine kaldılar.
CEO Giuseppe Marotta, Cassano ve Pazzini'nin ayrılmasıyla ve takımın Şampiyonlar Ligi'nde ekstra yorulması 2011 Mayıs'ında evinde Palermo'ya 2-1 mağlup olmasına neden oldu ve Serie B'ye düştüler. Gelecek sezon, 2012 Haziran'da play-off finalinde Varese'yi 4-2'lik toplam skorla yenerek Serie A'ya yükselmeyi başardı. 2014-15 sezonunda 6. sıradaki ezeli rakibi Genoa UEFA lisansı alamadığı için 2015-16 UEFA Avrupa Ligi'ndeki yerini ligi 7. sırada bitiren Sampdoria aldı.
2014 yılı Haziran ayındaysa Sampdoria el değiştirerek film produktörü Massimo Ferrero tarafından satın alındı.
Takımın güncel durumuna gelecek olursak, Sampdoria şu anda devam eden Serie A'da 37. haftanın sonunda 49 puanla dokuzuncu sırada yer alıyor.
Kulübün teknik direktörlük koltuğunda da Ekim 2019'da takımın başına getirilen 69 yaşındaki İtalyan menajer Claudio Ranieri yer alıyor. Takım ile toplam 70 maça çıkan Ranieri maç başına 1.26 puan ortalaması ile oynuyor.
Bu sezon gösterdikleri performanslarla dikkat çeken bazı oyuncular:
12 gol & 1 asist - Fabio Quagliarella
7 gol & 2 asist - Keita Balde
6 gol & 3 asist - Jakub Jankto
5 gol & 6 asist - Antonio Candreva
5 gol & 6 asist - Antonio Candreva
Rekor Transferler (İlk 3)
20 milyon Euro - Emil Audero - Juventus18.5 milyon Euro - Duvan Zapata - Napoli
15 milyon Euro - Gianluca Caprari - Inter
Rekor Satışlar (İlk 3)
42 milyon Euro - Patrik Schick - Roma34 milyon Euro - Milan Skriniar - Inter
28 milyon Euro - Lucas Torreira - Arsenal
Son 10 Yılda Uygun Fiyata Aldığı 10 Değerli Futbolcu
300 Bin Euro - Mauro Icardi / 13 milyon euro'ya Inter'e satıldı.3 Milyon Euro - Lucas Torreira / 28.65 milyon euro'ya Arsenal'e satıldı.5.2 Milyon Euro - Milan Skriniar / 34 milyon euro'ya Inter'e satıldı.4 Milyon Euro - Patrik Schick / 42 milyon euro'ya Roma'ya satıldı.75 Bin Euro - Shkodran Mustafi / 8 milyon euro'ya Valencia'ya satıldı.1.75 Milyon Euro - Joachim Andersen / 24 milyon euro'ya Lyon'a satıldı.8.4 Milyon Euro - Joaquín Correa / 18.2 milyon euro'ya Sevilla'ya satıldı.8 Milyon Euro - Dennis Praet / 19.2 milyon euro'ya Leicester City'ye satıldı. 3.1 Milyon Euro - Karol Linetty / 7.5 milyon euro'ya Torino'ya satıldı.6.5 Milyon Euro - Mikkel Damsgaard / Gelecekte yüksek fiyata satılması beklenen bir diğer futbolcu.
Kulüp Logosu
Kulübün logosunda İngilizce de John-Baptist ve İtalyancada da Giovanni Battista olarak çevrilen, eski Genoalı Baciccia diye bilinen bir denizci silüeti yer almaktadır. Liman şehri Genoa merkezli olması nedeniyle denizci resmi Sampdoria için uygundur.Baciccia'nın net tasarımı 1980'de Disney lisanslı ve Panini basımı Topolino çizgi romanından gelmektedir. 1980'den beri Baciccia, Sampdoria formasında çoğunlukla göğüs bölgesinde ve zaman zamanda kolda yer almaktadır.Beyaz, mavi, kırmızı ve siyah renkleri, birleşen iki takımın kökenlerini temsil etmektedir. Blucerchiati (Mavi Çember) lakabıysa bu birleşmeden geliyor.
Taraftarlar
Sampdoria'nın en büyük taraftar grubuysa politikadan uzak duran Ultras Tito Cucchiaroni'dir ve bu grubun ismi Sampdoria'da oynayan Arjantinli sol kanat oyuncusundan gelmektedir. İtalya'nın en eski Ultra gruplarından olan Ultras Tito Cucchiaroni 1969 yılında kuruldu.
İtalya'nın en eski derbilerinden biri olan bu derbinin adı; şehrin simgesi haline gelmiş deniz feneri "Torre della Lanterna" dan gelmektedir. Genoa şehrinin doğu yakası Genoa‘yı tutarken, batı yakası Sampdoria‘yı destekler.
İlginç bir bilgi olarak; 2011 yılında Sampdoria, Serie A'dan düştüğünde 30 bini aşkın Genoa taraftarı şehrin sokakları boyunca mavi tabut taşıyarak alay ettikleri bir cenaze töreni düzenlemişlerdir.
Sampdoria'nın en efsanevi oyuncusuysa 566 maç ile en çok forma giyen ve 173 gol ile en çok gol atan Roberto Mancini'dir.
Yorumlar
Yorum Gönder